Her Zaman Gündemde Olan Bir Mesele ,”Altın Madenciliği:” Zenginlik Mi, Yıkım Mı? Sürdürülebilir Altın Madenciliği Mümkün Mü?

Altın siyanürle aranmaz. Siyanür, işletme safhasında kullanılır.

Altını siyanür kullanarak çözündürme işlemi süreci, 1887’de İskoçya’da geliştirildi. İlk defa yüzyılın başında Yeni Zelanda’daki bir altın madeninde başarıyla kullanıldı. Siyanür ile yığın liçi, 1969’da ABD Maden Bürosu tarafından düşük kaliteli cevherlerden altın çıkarma yöntemi olarak önerildi. Altın endüstrisi, tekniği 1970’lerde tamamen benimsedi ve kısa süre sonra yığın liçi altın üretiminde baskın teknoloji haline getirildi. Yığın liçinde siyanür çözeltisi cevherden altının çökeltilmesinde o kadar etkili oldu ki, daha önce değerli metal madenciliği için uygun olmayan alanlarda da kullanılabildi.

Siyanür yönetilebilir bir kimyasaldır. Siyanür, ölüme yol açabilen ve çok zehirli bir kimyasaldır; oksijen kullanımını engellediği için nispeten düşük dozlarda insanlar, diğer memeliler ve suda yaşayan türler için akut toksiktir.

Dünyadan Örnekler: Başarılı ve Başarısız Altın Madenciliği Uygulamaları

Altın madenciliği, dünya genelinde yaygın olarak yapılan bir faaliyettir. Bu faaliyetin uygulanmasında farklı ülkeler farklı yöntemler kullanmaktadır. Bu yöntemlerin bazıları çevreye ve yerel halka zarar vermeden sürdürülebilir bir şekilde altın üretirken, bazıları ise ciddi sorunlara yol açmaktadır.

Başarılı Uygulamalar:

Kanada: Kanada, altın madenciliği konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir. Ülkede madencilik faaliyetleri, modern teknikler ve sıkı devlet denetimi ile yapılmaktadır. Bu sayede çevreye verilen zarar minimize edilmektedir.

Avustralya: Avustralya’da da altın madenciliği önemli bir ekonomik faaliyettir. Ülkede madencilik şirketleri, yerel halkla ve çevreyle uyumlu bir şekilde çalışmaya özen göstermektedir.

Sürdürülebilir Madencilik: Son yıllarda, altın madenciliği sektöründe sürdürülebilirlik kavramı ön plana çıkmaktadır. Sürdürülebilir madencilik, çevreye ve yerel halka zarar vermeden, uzun vadede ekonomik fayda sağlayan bir yaklaşımı ifade etmektedir.

Başarısız Uygulamalar:

Güney Amerika: Altın madenciliği, cıva gibi tehlikeli kimyasalların kullanımıyla yapılmaktadır. Bu durum, çevre kirliliği ve insan sağlığı üzerinde ciddi sorunlara yol açmaktadır.

Endonezya: Endonezya’da altın madenciliği, ormansızlaşma ve habitat tahribatına neden olmaktadır. Madencilik faaliyetleri, yerel halkların yaşam alanlarını da tehdit etmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde: Gelişmekte olan birçok ülkede altın madenciliği, yasa dışı ve kontrolsüz bir şekilde yapılmaktadır. Bu durum, çevreye ve yerel halka büyük zararlar vermektedir.

” ZENGİNLİK Mİ, YIKIM MI?

Kazalar önlenebilir: Özellikle altın sektöründe madencilik şirketlerinin çoğunluğu finansal açıdan küçük ve orta ölçekli büyüklüktedir. Yeni ekipler ile yeni coğrafya ve kültürlerde maden arama, inşaat ve işletme süreçlerini yönetmekte çeşitli zorluklarla karşılaşmaları olasıdır. İş sağlığı ve güvenliği, çevre ve sosyal onay süreçleri için ciddi bir yatırım yapmaları gerekebilir. Altın madenciliği, değerli maden endüstrisinde pahalı bir faaliyettir: iyi bir planlama, güçlü bir finansal taban ve kalifiye insan kaynağı gerektirir.

Kazaların tümü, etkin bir risk değerlendirme, iş sağlığı ve güvenliği prosedürlerine mutlak uyum, çalışanların sürekli eğitimi, düzenli ve kapsamlı iç ve dış denetimler, kaliteli, doğru ve işe uygun ekipman ve araç kullanımının teşviki ve kalifiye iş gücünün işin sahibi kılınmasıyla önlenebilir niteliktedir.

Şirketler şunları göz önünde bulundurmalıdır: İşletmenizin güncel ve uygulamada olan risk yönetimi, iş sağlığı ve güvenliği ve çevresel yönetim plan ve prosedürleri var mı? Mevcut faaliyetleri sonucu kapanma sürecini yönetmek için kapsamlı bir eski haline getirme, çevresel rehabilitasyon, sosyal etkileri de içeren bir kapatma planı var mı? Yerinde bir acil durum müdahalesi planına sahip mi? Standart operasyonel prosedürler uygulanıyor mu?

Gerçekte, mevcut ve olası kazaların tümü kötü planlama ve yönetimin eseridir. Kısa vadede maliyet ya da zaman kaybı olarak görünen konular uzun vadede, işletmenin finansal açıdan olumsuz etkilenmesi, toplumun memnuniyetsizliği ve kamuoyunda sosyal desteğin yitirilmesi gibi farklı derecelerde artan maliyetler yaratır ve bu da yasal izin ve ruhsatları tümden tehlikeye atabilir.

Yeni ve daha çevre dostu teknolojiler mümkündür ama geniş kapsamlı, ekonomik ve etkin bir şekilde uygulanabilmeleri için zaman gereklidir:

Siyanürden önce yüzyıllar boyu civa ve amalgamasyon yöntemi altın ve gümüş ayrıştırmada kullanılagelmiştir. Bilindiği gibi civa hem ciddi bir toksik kimyasal hem de vücutta biriken ve çeşitli hastalıklara neden olan bir kimyasal olarak ciddi sağlık sorunlarına ve ölümlere neden olabilmektedir. Altın madenciliğinde civa yerine siyanürün ikame edilebilmesi için yüz yıllar geçmesi gerekmiştir. Özellikle son yıllarda, siyanürün yüksek derecede toksik özelliğe sahip olmasına bağlı olarak artan çevresel kaygılar nedeniyle, siyanür kullanımına dair bazı Avrupa ülkelerinde kısıtlamalar getirilmiştir. Avrupa Birliği, 2010 yılında siyanürün tamamen yasaklanmasını değerlendirmiş, ancak altın kazanımında teknik ve ekonomik açıdan siyanür liçi ile yarışabilen bir teknoloji mevcut olmadığı için genel bir yasak getirememiştir.

Siyanüre alternatif reaktifler arasında tiyosülfat, düşük toksik özelliği ve yüksek liç kinetiği gibi özellikleri ile ön plana çıkmıştır. Tiyosülfat liçi, siyanür ile etkin olarak kazanılamayan bazı refrakter tip cevherlerde de yüksek verimler sağlamaktadır. Siyanür içermeyen tiyosülfat işlemi ilk defa Barrick Gold’un Nevada, ABD’deki Goldstrike işletmesinde uygulandı ve tiyosülfat işlemiyle üretilen ilk külçe altın 2014 yılının sonlarında döküldü.

Siyanürün toksik olmayan tiyosülfatla değiştirilmesi, çevresel riskleri azaltmak ve iş güvenliği açısından ciddi bir fırsat sunuyor. Bu alternatif altın ayrıştırma işlemi halen gelişmekte olan yeni bir teknolojidir ve siyanür kadar ekonomik veya ulaşılabilir değildir, ancak gelecekte bir ikame olarak ciddi bir rakip olabilir. Bunun dışında birkaç farklı teknik ve yöntemin de altın ayrıştırmada kullanılması için araştırmalar devam etmektedir. Yakın gelecekte, daha çevreci ve insan sağlığı açısından daha güvenli teknik ve yöntemler ortaya çıkacaktır.

Sonuç olarak, hem para, hem endüstriyel madde hem de mücevher olarak düşünüldüğünde, altın ulusların zenginliğinin önemli bir unsuru olması bir yana, insanlık tarihinde savaşlara neden ve konu olan değerli bir figür olmasından ötürü de her zaman politik çekişmelerin merkezinde olmaya devam edecektir.

Maden çıkarmanın bedeli çevrenin kirlenmesi ve insan yaşamının tehlikeye atılması da olmamalı. Bu noktada, en gerçekçi çevreci yaklaşım kötü madencilik örneklerinin bertaraf edilip iyi madencilik uygulamalarının bir standart haline gelmesi, getirilmesi için mücadele etmek olduğudur.

Burada, önemle üzerinde durulması gereken temel nokta, çevreye ve topluma duyarlı sürdürülebilir bir madenciliğin olanaklılığı, bunun inşa edilmesi ve mevcudiyetinin korunmasıdır. Bu yöndeki her çaba, çevrenin korunması, insan sağlığının ve insan yaşamının iyileştirilmesi için önemlidir.

Kaynak: Maden Profesyonelleri

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top